Serviks Kanseri (Rahim ağzı)

Endometrium Kanseri (Rahim iç zarı)

Over Kanseri (Yumurtalık)

Vulva Kanseri

Doğum Kontrol Hapları ve Kanser

Kanserde Erken Teşhis

HPV ve Preinvaziv Servikal Patolojiler

HPV Aşıları

Yumurta Kistlerine Dikkat!

 

   Google
 
 

          DOĞUM KONTROL HAPLARI VE KANSER

            Ülkemizde doğum kontrol haplarının uygulanışı ve yan etkileri konusunda birçok yanlış bilgi ve inanışlar mevcuttur. İlk defa 1960’lı yıllarda kullanılmaya başlanılan doğum kontrol hapları bugün içerdiklerinden çok daha fazla hormon içeriyorlardı. Gerçek amacı olan doğum kontrolünü yani gebeliği önlemede düzenli kullanıldıkları takdirde çok başarılıdırlar. Günümüzde kullanılan doğum kontrol haplarındaki hormon miktarları gebeliği önleme etkisi kaybolmadan oldukça düşürülmüşlerdir. Bu sayede en ciddi sayılabilecek yan etkisi olan ve doz bağıntılı olarak artan veya azalan damar içi pıhtılaşma sorunu giderek daha az önem kazanır olmuştur.

            Doğum kontrol haplarının kullanılması ile kazanılan ikincil faydalar da mevcuttur. Bunların başında adet ağrısının azalması, adet kanama  miktarının azalmasına bağlı demir eksikliği anemi (kansızlık) sinin daha az görülmesi gelir. Rahim ağzındaki sümüksü yapının (mukus) kalınlaşmasına bağlı olarak iç genital organlarda enfeksiyon gelişmesi riski azalır. Aynı enfeksiyon riski rahim içi araç (spiral) kullanımında ise belirgin olarak artmaktadır. Yine rahim içi araçta daha çok adet ağrısı görülür ve dış gebeliğe karşı koruyucu değildir. Gerçi dış gebelik çok seyrek görülmektedir ama tedavisi ve yolaçtığı sorunlar karmaşık olduğu için önemlidir. Doğum kontrol hapları ise gebeliği önlerken yumurtlamayı (ovulasyon) önlediği için gebelik hiçbir şekilde ortaya çıkmaz.

            Doğum kontrol hapları ile kanser arasındaki birçok bilgi eski ve doğum kontrol hapları hakkındaki bilgilerimizin sınırlı olduğu zamanlardan kalmıştır. Doğum kontrol haplarının kansere yolaçtığı tezinin aksine günümüzde birçok kanser türünden koruyucu olarak etki etmektedir. Doğum kontrol hapları ile ilişkilendirilendirilebilecek kanserlerin arasında rahim (endometrium), yumurtalık (over), rahim ağzı (serviks), meme kanseri ile karaciğer tümörleri sayılabilir.

            Rahim kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli faktör progesteron hormonu ile dengelenmemiş bir şekilde rahim iç zarının (endometrium) estrojen hormonuna uzun süre maruz kalmasıdır. Halk arasında hormonal dengesizlik olarak bilinen durum senelerce sürerse bu kanserin gelişme riski vardır. Normalde yumurtlaması olan her kadında adet döneminin ikinci yarısında ortaya çıkan progesteron hormonunun eksikliği önemlidir. Eğer herhangi bir jinekolojik hormon tedavisinde progesteron hormonu ya da türevleri kullanılırsa bu risk azalmaktadır. Doğum kontrol haplarının içerisinde de progesteron türevleri vardır. Bu nedenle doğum kontrol hapını bir yıl ya da daha fazla kullananlarda endometrium kanseri gelişme riski %50 azalmaktadır. Koruyucu etki ilaç kesildikten sonra on yıl kadar daha sürmektedir.

            Yumurtalık kanserleri erken tanısı güç olan kadın kanserlerinden biridir. Bir kadın hayatı boyunca ne kadar yumurtlamalı adet dönemi geçirirse o kadar yüksek oranda yumurtalık kanserine yakalanma şansı vardır. Bu nedenle yumurtlamayı geçici olarak durduran doğum kontrol hapları kanser gelişme riskini de azaltmaktadır. İlacı 3 - 6 ay gibi kısa süre kullananlarda da yararlı etki görülmekle birlikte 5-10 yıl süreyle kullananlarda yumurtalık kanseri gelişme riski %80 azalmaktadır. Koruyucu etki ilaç kesildikten sonra uzun süre devam etmektedir.

            Rahim ağzı kanserinde doğum kontrol haplarının artırıcı etkisi olduğu ileri sürülmüştür. Ancak erken yaşta cinsel ilişkiye başlama ve birden çok eşle cinsel ilişkide bulunma gibi rahim ağzı kanserinde artışa neden olan faktörlere sahip hastalar aynı zamanda doğum kontrolü amacıyla da daha çok hap kullanmaktadır. Bu nedenle günümüz çalışmalarında bu faktörler elimine edildikten sonra inceleme yapıldığında haplarla rahim ağzı kanseri arasında artış riski pek belirgin değildir.

            Meme kanseri ile doğum kontrol hapları arasındaki ilişki de tartışmalıdır. Geniş insan sayıları üzerinde yapılan araştırmalara göre doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırmadığı gibi koruyucu etki de göstermemektedir. Bu çalışmaya alınan hastalar daha çoğunlukla önce çocuk doğurup daha sonra gebelikten korunmak amacıyla doğum kontrol hapı almaktadır. Ancak günümüz kadınları ilk çocuk doğurmayı daha ileri yaşlara ertelemek için hap kullanmaktadır. Meme kanseri gelişmesinde ilk çocuk doğurma yaşının ileri olması menopoz sonrası gelişen kanserler için bir risk faktörüdür. Bu nedenle günümüz kadınlarında erken kullanılan doğum kontrol haplarının kesin sonuçlarını almak için belki de bir on sene daha beklenecektir.

Karaciğer tümörleri ile doğum kontrol hapları arasında ilişki mevcuttur. İlaç içerisindeki hormon miktarına ve ilacı kullanım süresine bağlı olarak risk artmaktadır. Jinekolojik kanserlerin görülme sıklığı ile karşılaştırıldığında karaciğerden köken alan kanserler oldukça seyrek görülmektedir. Doğum kontrol haplarının giderek yaygın olarak kullanıldığı son 30 yılda karaciğer kanserinden ölen hasta sayısında artış olmamıştır.

            Tüm bu etkiler göz önünde tutulduğunda doğum kontrol hapları kanser riskini artırmaktan çok riski azaltmaktadır. Hele önceden belirttiğim ikincil yararları ile birlikte gebelikten korunmada en etkin yöntem olmaları nedeniyle tercih edilmelidir. Kanımca ülkemizde yan etkilerinin abartılması, olmayan kanser yapıcı etkisinden bahsedilmesi kullanımının yaygınlaşmasını önlemektedir.

               

                                                                                                   Copyright 2008 © Tüm Haklari Saklıdır.