Serviks Kanseri (Rahim ağzı)

Endometrium Kanseri (Rahim iç zarı)

Over Kanseri (Yumurtalık)

Vulva Kanseri

Doğum Kontrol Hapları ve Kanser

Kanserde Erken Teşhis

HPV ve Preinvaziv Servikal Patolojiler

HPV Aşıları

Yumurta Kistlerine Dikkat!

 

   Google
 
 

     RAHİM KANSERİ   

            Rahim (uterus) gebelik sırasında fetus (cenin) için ev sahipliği yapar ve doğum esnasında kasılarak fetus-bebeğin rahim dışına atılmasına (doğum) yardımcı olur. Bu işlevini yerine getirmek üzere her ay yumurtalıklardan salınan estrojen ve progesteron hormonları etkisi ile rahim iç zarı (endometrium) kalınlaşıp olgunlaşır ve gebelik olmadığı takdirde bozulup kanla karışık atılır (menstruasyon-adet).

            En sık grülen jinekolojik kanser olan endometrium kanseri rahimin iç zarından iken alır. Normal işlev sırasında yumurtalık hormonlarının etkisi altında olan bu doku söz konusu hormonların anormal-dengesiz olmalarına durumunda aşırı reaksiyon vererek kanserleşebilir. Başlıca estrojen hormonunun aşırı olduğu, hele progesteron hormonu ile dengelenmediği durumlar uzun sürerse kanserleşme ortaya çıkar. Bu risk faktörleri az doğum yapma, kısırlık, kronik yumurtlamasız adet görme (polikistik over hastalığında olduğu gibi), erken ilk adet görme, menopoza geç girme gibi faktörler risk faktörü olarak değerlendirilir. Doğum yapma ya da doğum kontrol hapları kullanma koruyucu olmaktadır. Vücudun özellikle yağ dokusunun estrojen üretebilme potansiyelinden dolayı şişmalık endometrium kanseri açısından en önemli risk faktrüdür.

            Hastaların büyük çoğunluğu menopoz sonrası yaşlardadır. Ancak menopoz öncesi de görülebilir. En önemli belirti anormal vajinal kanamadır. Özellikle menopoz sonrası kanamalara önem vermek gerekir. Hatırda kalması gereken cümle şudur. “Fizyolojisi kanama olan dokunun hastalığı da kanamadır”.

            Kanser olmayan ancak kanseri öncüsü kabul edilen bir tablo da endometrial hiperplazidir. Endometriumdaki hücrelerde kalabalıklaşma ve çoğalmaya işaret eder. Mutlaka mikroskop altında konulması gereken patolojik bir tanıdır. Bazı tipleri ilaçla tedavi edilebildiği halde bazı tiplerinde histerektomi (rahimin alınması) gerektirebilir. Ultrasonla endometriumda kalınlaşma görülmesi her zamana hiperplazi veya kansere ait değildir. Ancak kalınlaşma olduğunda bu hastalıklara rastlamak olasılığı artar.

            Tanı için mutlaka biopsiye ihtiyaç duyulmaktadır. Muayene ve uıltrason bulguları tanı koydurucu değildir ancak yardımcı olabilir. Daha doğrusu biopsi gerekip gerekmediğine veya hangi tip biopsi gerektiğine karar verdirici olabilir. Klasik biopsi alma yöntemi tanısal amaçla yapılan kürtajdır. Ancak ağrılı olduğu için kısa etkili genele anestezi ilaçları kullanılarak yapılması uygun olur. Pipelle biopsi ofis ise koşullarında yapılan birçok hastanın kolaylıkla tolere edebildiği bir biopsi yöntemidir ve %85-90 kürtajla elde edilen sonuçla paralel sonuçlar verir. Bir diğer yöntem ise histeroskopidir. Endoskopik bir cihazla rahim iç  zarının gözlenir ve gerekirse biopsi veya operasyon yapılabilir.

            Endometrium kanseri tanısı konduktan sonra tedavi cerrahi olarak yapılır. Hastalığın yaygınlığının belirlenmesi cerrahi ile alınan dokuların patolojik değerlendirilmesinden sonra olur. Yani cerrahi-patolojik evrelendirme yapılır. Operasyon sırasında rahim, yumurtalıklar ve hastalığın sıçraması olası bölgesel lenf bezleri alınır. Bölgesel lenf bezleri çıkarılıp mikroskop altında incelenmeden hastalığın lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı hakkında bilgi edinilemez. Sistematik bütün lenf bezlerini çıkaracak bir girişim sadece birkaç tane lenf bezi alınması ile karşılaştırıldığında hastanın tedavisi yönünde dramatik derecede başarı oranını artırır.

            Patolojik incelemede sonucunda lenf bezi sıçraması saptanan hastalar ile tekrarlama açısından yüksek riskli görülen hastalara radyasyon tedavisi eklenebilir. Sadece vajina içi radyasyonu (brakiterapi) verilebileceği gibi dış radyasyon (pelvik) de verilebilir. Yayılmış hastalarda bazı özel durumlarda yüksek doz progesteron hormonu verilebilir. Keza kemoterapi de bir alternatiftir.

            Hastalık genellikle uterus dışına çıkmadan kanama şeklinde bulgu verdiği için, hastalar da zamanında sağlık kuruluşlarına başvurursa ve gerekli incelemeyi takiben biopsi ile tanı konulması fırsatı olduğu için sonuç genellikle başarılıdır. Doğru yönlendirilmiş bir tedavi ile hastaların %90 ından fazlası normal yaşamları sürdürebilmektedir.

               

                                                                                                   Copyright 2008 © Tüm Haklari Saklıdır.